İçeriğe geç

Güdüm ne demek tarih ?

Güdüm Ne Demek Tarih? Öğrenmenin Yönünü Belirleyen Sessiz Güç

Öğrenme, insanın kendi potansiyelini keşfetme yolculuğudur. Bir eğitimci için bu yolculuk, yalnızca bilgi aktarmak değil; bireyin kendi yolunu bulmasına rehberlik etmektir. İşte tam bu noktada karşımıza çıkan kavramlardan biri güdümdür. Güdüm, yönlendirme, rehberlik etme, yol gösterme anlamına gelir. Fakat bu kelime, yalnızca bir yön verme eylemini değil, aynı zamanda bireyin öğrenme sürecinde kendi pusulasını bulmasına yardımcı olma sanatını da ifade eder.

Pedagojik açıdan güdüm, öğretmenin otoritesini değil, rehberliğini öne çıkarır. Tarih boyunca değişen eğitim anlayışları içinde “güdüm” kavramı, bilgi aktaran değil, öğrenmeyi kolaylaştıran bir öğretmen figürünü temsil eder.

Güdümün Tarihsel Kökleri: Bilgiden Bilince

Eğitim tarihi boyunca güdüm kavramı farklı biçimlerde karşımıza çıkar. Antik Yunan’da Platon’un Akademia’sında öğretmen, bilgiyi doğrudan sunmazdı; onun görevi öğrencinin içindeki bilgiyi açığa çıkarmaktı. Bu anlayış, güdümleyici eğitim modelinin en eski örneklerinden biridir.

Orta Çağ’da ise bilgi, otoriteyle özdeşleşti. O dönemde öğrenme, öğretmenin mutlak yönlendirmesiyle ilerliyordu. Ancak bu durum, bireysel düşünceyi bastırıyor, sorgulama yetisini sınırlıyordu.

Rönesans ve Aydınlanma dönemleriyle birlikte eğitimde büyük bir dönüşüm yaşandı. Jean-Jacques Rousseau ve John Dewey gibi düşünürler, öğrenmenin öznesinin birey olduğunu savundular. Artık öğretmen, güdümleyen değil, rehberlik eden; bilgi veren değil, düşünmeye teşvik eden bir figürdü.

Bu dönüşüm, modern eğitim teorilerinin de temelini attı. Güdüm, artık yöneten değil, yön bulmaya yardım eden bir eylem haline geldi.

Pedagojik Perspektiften Güdüm: Öğrenmenin Dinamik Gücü

Modern eğitim psikolojisinde güdüm, öğrencinin öğrenme sürecinde hem duygusal hem bilişsel destek almasını sağlar.

Öğretmen, öğrencinin neyi ne zaman öğreneceğini belirlemek yerine, öğrenmeyi kolaylaştıran bir ortam yaratır. Lev Vygotsky’nin “yakınsal gelişim alanı” kuramında olduğu gibi, öğrenciye kendi kapasitesini aşmasına yardımcı olacak rehberlik sağlanır.

Bu süreçte güdüm iki yönlü işler:

– Öğretmen, öğrenciyi keşfetmeye yönlendirir.

– Öğrenci, kendi öğrenme sürecinde öz denetim kazanır.

Güdüm, bağımlılığı değil, özerkliği geliştirir. Bu nedenle pedagojik anlamda güdüm, öğretimle rehberlik arasındaki hassas dengeyi temsil eder.

Peki, sizce öğrenme sürecinde daha etkili olan nedir: yönlendirilmek mi, yoksa kendi yolunu bulmak mı?

Toplumsal Boyut: Eğitimde Güdümün Etkileri

Tarih boyunca toplumlar, eğitim aracılığıyla kendi değerlerini, ideallerini ve kimliklerini aktarmıştır. Bu bağlamda güdüm, yalnızca bireysel bir öğrenme pratiği değil, aynı zamanda toplumsal bir yönlendirme biçimidir.

Ulusların eğitim politikaları, bireyleri nasıl düşünecekleri, hangi değerlere inanacakları konusunda dolaylı bir güdümleme rolü üstlenir.

Ancak burada önemli bir fark vardır:

– Eğer güdüm, sorgulamayı teşvik ederse, özgür bireyler yetiştirir.

– Eğer güdüm, itaat etmeyi öğretirse, bireyselliği bastırır.

Bu nedenle eğitimdeki asıl hedef, öğrenciyi belirli bir düşünceye yönlendirmek değil; kendi düşüncesini oluşturmasına rehberlik etmektir.

Öğrenme Teorilerinde Güdümün Yeri

Davranışçı kuramlarda güdüm, dışsal ödül ve ceza sistemleriyle şekillenir. Öğrenci, dışsal güdülerle öğrenmeye yönelir. Bilişsel yaklaşımlar, öğrencinin zihinsel süreçlerine vurgu yapar; güdüm burada, bilginin yapılandırılması anlamına gelir. İnsancıl yaklaşımlar ise, öğrenmede içsel motivasyonun ve duygusal güvenin önemini vurgular. Burada güdüm, öğrencinin kendi yolculuğuna saygı duymaktır.

Eğitimcinin görevi artık “öğreten” değil, “yönlendiren”dir. Bu anlayışta güdüm, öğrenenin içsel potansiyelini harekete geçiren bir kıvılcım haline gelir.

Sonuç: Güdüm, Öğrenmenin Kalbindeki Sessiz Rehber

Güdüm kavramı, tarih boyunca eğitimin değişen doğasını yansıtan bir aynadır. Otoriter modellerden demokratik öğrenme ortamlarına geçişin merkezinde hep bu kavram yer almıştır.

Bugün güdüm, bilgi aktarmaktan çok, öğrenmeyi kolaylaştırmanın, düşünmeyi teşvik etmenin simgesidir.

Son olarak şu soruyla düşünelim: “Bir öğretmen, öğrencisine yön mü verir, yoksa onun kendi yönünü bulmasına mı yardım eder?”

Cevap, her eğitimcinin kendi felsefesinde gizlidir.

Belki de gerçek güdüm, yönlendirmek değil, birlikte yön aramaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
elexbet girişprop money